Yayınlanma: 30 Haziran 2025 10:49
Güncellenme: 6 Ağustos 2025 00:02
2025 Formula 1 sezonu, birçok takım için sürprizlerle dolu geçti. Ancak sezonun en dikkat çeken hikâyelerinden biri, McLaren’in adeta küllerinden doğarak şampiyonluk mücadelesine ortak olmasıydı. Bu başarıyı sadece yetenekli pilotları Lando Norris ve Oscar Piastri’ye bağlamak yeterli değil. Takımın mühendislik departmanının geliştirdiği devrim niteliğindeki yeni fren teknolojisi, performans farkının merkezinde yer alıyor.
Sezonun ilk yarışlarında McLaren, orta sıralarda mücadele eden bir takımdı. Araç, viraj çıkışlarında yeterince agresif değil, lastik sıcaklığına geç ulaşıyor ve frenleme anında stabilite sorunu yaşıyordu. Ancak Bahreyn GP’sinden sonra yapılan teknik güncellemeler, takımı bambaşka bir seviyeye taşıdı.
Barcelona'daki İspanya GP'siyle birlikte devreye giren "Adaptif Termal Fren Modülü (ATBM)", yarışın kaderini değiştirdi. McLaren, bu yarışta Norris’in ikinciliğiyle dikkat çekti. Aynı teknoloji, Avusturya ve Silverstone GP’lerinde duble podyuma dönüşen sonuçları getirdi.
Yeni fren teknolojisi, klasik karbon fren disklerinin ötesinde düşünülmüş bir yapı. McLaren mühendisleri, fren disklerinin içinde mikrokanallarla desteklenen bir ısı kontrol ağı kurdu. Bu sistem, fren disklerinin sıcaklığını gerçek zamanlı olarak analiz edip, elektronik kontrollü mikro valflerle ısı dağılımını yönetiyor.
Sonuç: frenlerin daha hızlı ısınması, daha stabil frenleme ve viraj girişlerinde maksimum tutunma. Bu da sürücülere daha geç fren yapma imkânı ve daha agresif savunma veya atak fırsatları veriyor.
Takımın baş aerodinamik mühendisi James Thornton, sistemin önemini şu sözlerle özetliyor:
“Aslında bu bir fren teknolojisi değil; bu bir yarış silahı. Her virajda, rakiplerin bir saniye gerisinde bırakılabileceği kadar etkili.”
Lando Norris, son dört yarışta üç podyum yaptı, bunlardan birini kazanarak kariyerindeki ikinci Grand Prix zaferini elde etti. Oscar Piastri ise strateji ve tutarlılık anlamında sezonun en gelişmiş pilotlarından biri haline geldi. Yeni fren sistemi sayesinde özellikle geç fren bölgelerinde rakiplerine karşı üstünlük kurabiliyorlar.
Piastri, Kanada GP sonrası verdiği röportajda şunu söyledi:
“Frenlemenin bu kadar kontrollü hale gelmesi, virajları yeniden tanımlamamı sağladı. Aracın sınırlarını artık daha rahat hissedebiliyorum.”
Ferrari ve Mercedes’ten bazı mühendisler, sistemin "gri alanda" olduğunu savunuyor. Ancak FIA, yapılan detaylı kontroller sonrası teknolojinin kurallara uygun olduğunu açıkladı. Red Bull pilotu Max Verstappen, Silverstone sonrası şöyle dedi:
“McLaren’in yaptığı iş, teknik anlamda çok saygı duyulacak bir şey. Frenleme farkı pistte açıkça hissediliyor. Artık onları geçmek için başka bir yol bulmamız gerekiyor.”
McLaren'in bu başarısı sadece bir teknolojik gelişme değil, aynı zamanda yeni takım patronu Andrea Stella’nın liderlik vizyonunun bir yansıması. Stella, takım içi iletişimi güçlendirerek mühendislik ile pilotlar arasındaki bağı yeniden kurdu. "Geliştirdiğiniz her parça, piste yansıyan güven demektir" felsefesi, fabrikada sık sık duyulan bir motto haline geldi.